5 Adımda Sosyal Medyada Marka Yönetimi Sosyal medya kanalları, arkadaşlarınızla/çevrenizle iletişimde kalmak için olduğu kadar, marka yönetimi için de mükemmel platformlardır. İşletmeler/markalar için durum güncellemesinden çok daha fazlasını vaat eden sosyal medya kanalları, marka ilgisi yaratma, müşteri etkileşimi artırma ve websitesi ziyareti çekmek için kaçırılmayacak bir fırsattır. Sizler için, sosyal medya kanallarında marka yönetiminizi yaparken dikkate alabileceğiniz 5 önemli maddeyi sıraladık; 1. Dinleyin Sosyal medya kanallarında bir şeyler paylaşmaya başlamadan önce yapmanız gereken insanları dinlemek ve onlarla etkileşime geçmektir. Markanızı oluştururken ilk birkaç ay önceliğiniz bu olmalı. Bu süreçte geliştireceğiniz ilişkiler yıllar geçtikçe markanız için büyük bir kaynak haline gelecektir. Bu stepi atlamanız halinde, sosyal medya kanalınızda dinamik bir marka oluşturmanız imkansız olacaktır. 2. Güçlü Görseller Kullanın İlk izlenim önemlidir. Sayfanızdaki bütün görselleri/hareketli içerikleri markanızı yansıtacak şekilde düzenleyin. Hiçbir detayı atlamayın. Profil ve kapak fotoğraflarına önem verin ve markanızın izini taşıdığından emin olun. Renklerin ve fontların uyumuna dikkat edin. 3. Bir Stratejiniz Olsun Paylaşacağınız içerikleri bir strateji dahilinde planlayın. Markanızı destekleyecek ve kitlenize hitap edecek gönderiler yayınlayın. Daha fazla beğeni, yorum ve paylaşım almak için ilham verici alıntılar veya caps paylaşmayın. Bunların yerine, marka imajınıza güç katacak ve markanızı yansıtacak gönderiler paylaşın. Güçlü bir strateji oluşturmak zaman alır ama bu zamana değer. Stratejinizi kurduktan sonra mesajınızı istikrarlı bir şekilde sürdürün. 4. Çalışmalarınızı Sergileyin Sosyal medya kanallarınızda kendinizi methetmekten çekinmeyin. Marka sayfanızın olmasının nedeni de bu, fanlarınız bunu bekliyor. Yalnızca kibirli olmamaya çalışın. Çoğu zaman insanlar/markalar çekinebilmekte ve en iyi yaptıkları işleri bile yayınlamamaktadır.İlk başlarda gönderileriniz reklam gibi görünebilir ama zamanla doğru içerikler sayfanıza güç katacaktır. 5. Markanızı Destekleyin Her fırsatta insanlara markanızı hatırlatın. Bunu yapmanın en iyi yollarından biri güçlü görseller paylaşmaktır. Kişiliğinizi yansıtmak çok zor değil, yalnızca kendiniz olmanız yeterli. Sosyal medya yönetimi ve dijital pazarlama çalışmalarınızla ilgili etkili bir profesyonel destek arıyorsanız bizimle iletişime geçin!
Başarılı Sloganın Formülü
Başarılı Sloganın Formülü Reklam Sloganlarının İşleyişi Antik ve Ortaçağ dünyasında reklam ağızdan ağıza yayılarak gerçekleşiyordu. Her ne kadar Modern Reklamcılık’a doğru ilk adımı 15. ve 16.yy. larda baskının gelişmesiyle adım atsak da ilk olarak 1920’lerde planlı ve eksiksiz reklam kampanyaları yürütülebilir hale geldi. Günümüzde ise durum biraz farklı görünüyor; internet veya tv üzerinden hafızalara kazınmış jingle veya sloganlar bir gün içerisinde hafızamızdan kaç kere gelip geçiyor? Araba reklamları, kredi kartı reklamları, seyahat reklamları, gıda reklamları, giyim reklamları … bu liste uzayıp gidiyor. The Art and Science of the Advertising Slogan adlı sitenin sahibi ve aynı zamanda birçok reklam kitabının yazarı Timothy Foster başarılı bir reklam sloganın nasıl olması gerektiği konusunda 10 kritere uymamızı gerektiğini söylüyor. Sloganın Temeli Bir reklamın, straplinin veya sloganın amacı hedef kitlenin zihninde önemli bir marka mesajı bırakmaktır.(Buna logoda eşlik eder). İyi bilinen sloganlardan birkaç örnek şunlardır: American Express: “Don’t leave home without it” Apple: “Think different” AT&T: “Reach out and touch someone” Timex: “Takes a licking and keeps on ticking” Wendy’s: “Where’s the beef?” Wheaties: “The breakfast of champions” Mükemmel Slogan ***İlk öncelikle mükemmel oluşturulmuş bir slogan çeşitli kriterleri yerine getirmelidir.İlk olarak unutulmaz olmalıdır. Slogan birçok markanın mirasıdır ve ne kadar aynı üzerinde ilerleyeceğinin habercisidir. Büyük fikirler reklamda söylenmelidir. Daha fazla etkili slogan ile büyük fikirler daha da unutulmaz olacaktır. ***İyi slogan önemli bir fayda içermelidir.Pazarlama dünyasından tanınmış biri olan Elmer Wheeler ‘ında dediği gibi; biftek değil cızırtı satmak. (‘Don’t sell the steak, Sell the sizzle’). Bu ürünün özelliklerini değil faydalarını satmak anlamına gelir. https://youtu.be/eUmxGqsuKmY?si=9OCkgfWA7-kEFJ6w Holiday Inn: “Pleasing people the world over” Karry-Lite: “Takes the ‘lug’ out of luggage” Polaroid: “The fun develops instantly” The Economist: “Free enterprise with every issue” Yukarıdaki sloganların aksine aşağıdaki sloganlarda fayda içeriyor. Equity & Law: “Need we say more?” Exxon: “We’re Exxon” Lite Tuff: “That’s Lite Tuff!” Sapolio Soap: “Use Sapolio” ***Buna ek olarak iyi bir slogan markayı ayırt ettirmelidir. Bu markayı zeki kılar. “Heineken” reklamları buna güzel bir örnektir; “Heineken refreshes the parts other beers cannot reach” “Heineken diğer bi aların ulaşamadığı parçaları yeniler” sözü Heineken’i zeki kılar ve bu slogan bir klasiktir. Bakalım Heineken nasıl bir yol izlemiş; ***İyi bir marka sloganı daima markanın adını çağrıştırmalı.Ayrıca markayı çağrıştırmanın en iyi tekniklerden biri slogan ile kafiye yapmaktır. Burada ise Adslogans’ın veritabanından seçtiğimiz bazı sloganlar: “Don’t be vague. Ask for Haig.”“It needn’t be hell with Nicotinell.”“See the USA in your Chevrolet.”“You’ll wonder where the yellow went when you brush your teeth with Pepsodent.” *** Marka için bir geri çekilme pozisyonunda aslında kafiye olmadan da tekerleme ve söz kullanılabilir. Markanızın kafiyesi kaybolduğunda rekabet avantajı kaybolur. Etkili bir slogan marka hakkında müşterilerine olumlu duygular vermelidir. Bacardi Spice (Rum): “Distilled in hell”Hungry Joes: “Bad news for baked potatoes”Kellogg’s Eggos Waffles: “You’ll never want to l’eggo”Lea & Perrins: “Steak sauce only a cow could hate” ***En önemlisi, iyi bir slogan bir rakip tarafından kullanılabilir olmamalıdır. Eğer rekabetçi bir marka ile karşı karşıya iseniz markanız adına muktedir bir çizgi kullanmalısınız. Eğer rekabette farklı olmak istiyorsanız sadece “En İyi” ve bunun türevleri gibi sloganlar kesinlikle markanızı farklı kılmaz. Markanızın çizgisine herhangi bir marka ismi eklemek daha mantıklı olur ve genellikle bir sloganın birçok marka tarafından paylaşıldığı kanıtlanmıştır. Aspen: “Simply the best”Bishop’s Nissan: “Simply the best”HME Firetrucks: “Simply… the best”Kuoni: “Simply, the best” ***Trend ve başarılı olmak için alımlı sloganlarla şık olamaya çalışın. Günümüzde sloganlara iki popülar eğilimler vardır. Bu şekilde tek ve çift kelime olanlar; Hankook Tires: “Driven,”aynı zamanda ABD’de Nissan tarafından kullanılan), IBM: “Think,” Apple: ”Think different” United Airlines: “Rising” Bir tek kelimeyle kompleks bir mesaj vermeleri zordur, böylece diğer trendleri bize getiriyor… Veya aşağıdaki gibi üç kelime olanlar; ADSlogans Unlimited: “Check. Create. Inspire.”Air France: “New. Fast. Efficient.”Chevrolet: “Eye it. Try it. Buy it.”Kellogg’s Rice Krispies: “Snap! Crackle! Pop!”Monsanto: “Food. Health. Hope.” BAŞARILI SLOGANIN FORMÜLÜ Orijinal olmalıdır. Basit olmalıdır. İnanılır olmalıdır, Hatırlanabilir olmalıdır. Marka ismini çağrıştırmalıdır. Ürünün ana özelliğini içermelidir. Markayı farklılaştırmalıdır. Olumlu duyguları yaratmalıdır. Marka kişiliğini yansıtmalıdır. Rekabetçi olmalıdır. “EN BAŞARILI SLOGAN MARKAYI ÇAĞRIŞTIRANDIR” Ülkemizden Örnekler; Arçelik: “Arçelik demek yenilik demek” Tokai: “Tokai çakar çakmaz çakan çakmak” Artema: “Aç kapa aç kapa Artema” Sek Süt: İçSek, BüyüSek. BMC: “Bence BMC” Luna: “Yoksa siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?” Kaynak: http://money.howstuffworks.com/
Etkili İçerik Oluşturmanın 6 Sırrı
Etkili İçerik Oluşturmanın 6 Sırrı İçerik oluşturanların bir çoğu mümkün olan en bulaşıcı içeriği oluşturmak için ciddi zamanlar harcamaktadır. Dürüst olmamız gerekirse, ortalamanın altında ya da ortalamaya yakın içeriklerin etkinlikleri beklendiği gibi yüksek olmayabilir. İçeriğin ses getirmesi, ilgi çekmesi için bulaşıcı bir özelliğinin olması gerekir. İşte bu konuyu; Wharton School’da doçenlik yapan Jonah Berger “Bulaşıcı işler neden ilgi çekiyor” başlıklı kitabında bizlerle paylaşıyor. Yaptığı araştırmayla bulaşıcı içeriğin 6 sırrına ulaşan Berger. Bize bu sırları şöyle açıklıyor: İşte bulaşıcı içeriğe sahip 6 sır: 1) Sosyal Birim – İnsanlar kendilerini iyi gösteren şeyler hakkında konuşurlar.Hedef kitlenize iyi görünmeleri, kendilerini özel hissetmeleri ya da içeriden biri gibi görünmeleri için bir yol verin; onlar da bunu başkasına anlatsınlar ve yol boyunca sizin hakkınızda bilgi versinler. Bir çok marka sosyal birimin gücünden yararlanmak için çaba gösteriri. 2) Tetikleyiciler (Fikrin veya ürünün günlük hatırlatıcıları) – Tetikleticilerin insan davranışları üzerinde büyük etkileri vardır. Yaptığımız seçimleri, konuştuğumuz şeyleri ve satın aldığımız ürünleri şekillendirmektedir. Ürününüzü ya da fikrinizi yaygın tetikleyicilerle ilişkilendirerek çalışmalarınızın başarıya ulaşmasına katkı sağlayabilirsiniz. 3) Duygu – Derin bir duygusal tepkiye ne kadar ilham veriyorsunuz?İçerikle duyguları uyandırmanın anahtarı uyarılmayla ilgilidir. İnsanların bazı içerikleri başkalarına tercih etme olasılıkları daha yüksektir. Çünkü, ister öfke, ister şaşkınlık, ister mizah olsun, uyarılmayı başkalarına aktarmayı teşvik eder. 4) Kamusal Gözlemlenebilirlik – Bir ürünün ya da hizmetin yüksek görünürlüğü esasen kendini satar. Bir ürünü daha fazla halka açık hale getirmek için logoların, renklerin ve diğer tasarım öğelerinin kullanılması, ürününün benimsenmesini kolaylaştırır ve daha fazla kişinin ürününüz, hizmetiniz ya da fikriniz hakkında bilgi edinme şansını arttırır. 5) Pratik Değer – Daha fazla yararlı bilgiler daha sık pay almak demektir. Bir bilgi ne kadar faydalı olursa sosyal medyada o kadar çok paylaşılır. İndirimler, seyahat önerileri veya kullanılabilecek en iyi güneş kremi hakkındaki makalelerin hepsi faydalı oldukları için sürekli önümüze düşmektedir. İnanılmaz fırsatları ya da faydalı ipuçlarını vurgulayın; böylece daha fazla kişi bunu aktaracaktır. 6) Hikaye Anlatımı – Fikri ya da ürünü çevreleyen bir anlatı, kalıcılık sağlar. Hikayeler, gerçeklere sahip olamadığımız şeyleri anlamlandırmanın yoludur. İnsanlar bir ürün veya marka hakkında daha geniş bir grubun parçasıysa konuşurlar. Bu sırrı biraz daha açmak isterseniz infografiye göz atmanızı öneriyoruz.
İnternet Ortamındaki Kısaltmaların Açılımları
İnternet Ortamındaki Kısaltmaların Açılımları İnternet, yazılım, teknoloji ve sosyal medyadaki gelişmeler her gün hız kesmeden, hatta gitgide hızlanarak devam ediyor. Hal böyle olunca yeni bir dil de ortaya çıkıyor. Bugün kullandığımız birçok kısaltmayı anlamını bilmeden kullandığımız çok oluyordur. Ya da bir anda çok kullanmaya başladığımız bir kısaltmanın hayatımıza nasıl girdiğini bile anlamayabiliyoruz. Instagram’da ya da Twitter’da yaygın olarak kullanılan bir çok hashtag’in anlamını bilmeyebilirsiniz. Çünkü zaman artık az karakter ile çok şey anlatma zamanı. Instagram’ı aktif olarak kullanan biriyseniz her gün yeni bir hashtag ile karşılaşıyor olmanız olası bir durumdur. #ootd, #bf, #jj hashtag’lerini gördüğünüzde yabancılık çekmiyorsanız Instagram diline hakim olduğunuzu söylebiliriz. Aynı durum bloglar, mesajlaşma platformları ve diğer online platformlar için de geçerli. İşte InternetSlang.com bu konudan müzdarip olan insanların yardımına koşan bir site. Sosyal platformlarda kullanılan birçok akronimin ve kısaltmanın açılımlarını InternetSlang.com aracılığı ile bulabilirsiniz. Açılımını bilmediğiniz akronimi arama paneline yazmanız yeterli. Aslında bir kısaltmalar sözlüğü olduğunu da söyleyebiliriz. Kendiniz aradığınızı bulmakla kalmayıp, eğer eksik gördüğünüz bir kısaltma olursa siz de InternetSlang.com’a katkıda bulunabiliyorsunuz. Kısaltmalar konusunda zorlandığınız zamanlarda yardım almanız için oldukça kapsamlı ve başarılı bir kaynak. Bu arada merak edenler için kısaltmalarımızın anlamlarını da verelim: #ootd: Offer Of The Day #bf: Boyfriend #jj: Just Joking Kısaltmalar hakkında detaylı bilgi için internetslang.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Dijital PR Nedir?
Dijital PR Nedir? Günümüzde hakla ilişkiler ile sosyal medya kavramları birbirine çok girmiş durumda. Ne halkla ilişkiler sosyal medyadır, ne de sosyal medya halkla ilişkilerdir. Ama birbiri ile iç içedir ama ısrarcıyız aynı değildir. Klasik halkla ilişkiler(buna bundan sonraki kullanımlarda PR diyerek kısa yolu tercih edeceğiz); “Bir işletme ile hedef kitle arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı, oluşturmaya ve sürdürmeye yardımcı olan ayrıcalıklı bir yönetim görevidir” kurumsal anlamda ise; “ Kurumların amaçları doğrultusunda kendileri için geliştirdiği tanımın kamuoyu tarafından aynı biçimde algılanmasını sağlayacak faaliyetler bütünüdür.” denebilir. Yani kısacası klasik yöntemler ile (gazete, dergi, Tv, Radyo vb. alanlar) firmanın kurumsal itibarını yönetmek, tüketici ile firma arasında bir köprü vazifesi görmektir. Dijital PR’a baktığımızda ise halkla ilişkilerin yanı sıra SEO dediğimiz sistemde işin içine girmektedir. Peki nedir SEO? Açılımı Search Engine Optimization yani “Arama Motoru Optimizasyonu”. Türkçe’ye çevirdik ama yine bir anlam veremedik derseniz SEO, “arama motorlarının web sayfalarını daha kolay bir şekilde taramasına olanak sağlayan teknik düzenlemelerdir. İngilizce kısaca SEO (Search Engine Optimisation) olarak ifade edilmektedir. Bununla birlikte arama motorları, arama sonuçlarını listelerken algoritmik yani matematiksel bir yapı kullanmaktadır. Bu nedenle web geliştiricileri yazmış oldukları sayfaları bu ayrıntıya dikkat ederek oluşturmak durumundadır. İnternetin ekonomik anlamdaki gücünün artması neticesinde hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.” diyor “Wikipedia”. Yani kısacası klasik anlayıştan biraz uzaklaşıp, ama terk etmeden, sosyal medya kanallarını daha doğrusu sosyal ağ kanallarını kullanarak görünürlük yaratmak, ulaşılabilir olmak ve doğru mesajları doğru şekilde iletip geri dönüşleri iyi değerlendirmek Dijital PR’ımızın faaliyet alanları. Diğer bir deyişle Dijital PR itibar yönetiminin online halidir. Hatta, ta kendisidir. Zaman zaman karşınıza birçok istatistikler silsilesi çıkar, ne der bize “İnternet kullanıcılarının %64’ü satın almak istediği ürün hakkında Facebook’ta yapılan yorumlara göre satın alma kararı verir” işte bu ve bunun gibi sosyal ağlardaki yorumlar modern çağımızın WOM(kulaktan kulağa pazarlama) yöntemidir. Bunu gören işletmelerde olumlu yorumların dönmesi için türlü türlü PR yatırımları yaparlar. Ya yeni çıkan ürünleri hakkında olumlu bir imaj yaratmak için, yada sorunlu bir müşterinin sorununu anında çözerek olumlu bir durumu meydana getirmek için yatırım musluklarını açarlar. Daha önce belirttiğimiz Sosyal Medya’nın Gelişimi ile ilgili yazımızda da belirttiğimiz gibi günümüz iletişiminin monologtan diyaloga geçmesi Dijital PR kavramının önemine olumlu bir etki yapmaktadır. İşte bu PR olayı da geleneksel PR’ın yanında SEO, monitoring, seeding gibi çalışmalarla hem hedef kitleyi arttırmakta hemde anında müdahale olanağı ile itibarı kurtarmaktadır. Online itibar konusunu merak ediyorsanız bu yazımızı okumalısınız. Bizden yine bu kadar konuyu fazla uzatmadan sizleri bilgilendirmek istedik. Umarız faydalı bir yazı ile yine sizin merakınıza katkıda bulunmuşuzdur.
Twitter’da Kendini Göstermenin 12 Yolu
Twitter’da Kendini Göstermenin 12 Yolu Son zamanlarda insanların kendilerini tanıtmalarına ve düşüncelerini açmalarına aracı olan ve en çok kullanılan sosyal medya mecralarından biri Twitter. Twitter, hesap sahibinin takipçileriyle duygusal bir bağ kurmasına neden oluyor. Bazen sabahtan akşama kadar tüm bir gününüzü paylaşmış bile olabiliyorsunuz. İsinizle ilgili bir hesap yönetimi yapıyor bile olsanız eğer işin içine biraz duygular karışmıyorsa fazlasıyla robotik ve kuru bir sistemle karşıyaymışız gibi bir his sarıyor insanı. Hayatımıza bu kadar teknoloji girmesine rağmen profesyonel hesaplarda bile bazen bir duygu arayabiliyoruz. Aradığımız tüm bunların dengede buluştuğu bir nokta belki de. Bir çok insan kendini doğru ifade etmek için oldukça fazla zamanını Twitter’da geçiriyor. Hatta bir tweet için fazlasıyla zaman harcıyorlar. Hem işinizle hem kendinizle ilgili gelişmeleri paylaşarak nasıl milyonlarca kişi arasından sıyrılabilirsiniz? İşte bunun için küçük ama yararlı 12 tüyo. 1. Teşekkür etmeyi bilin Paylaşımlarınızı RT edenlere karşı kibar olun. Eğer yapabiliyorsanız geri bildirimde bulunun. Mesela favlarsanız karşı taraf yaptığı seyin değerli olduguna inanacaktır. 2. Önerilerde bulunun ve fikirlerinizi paylaşın Sizinle, işinizle veya ilgi alanınızla ilgili iletişim kuran ve yardım isteyenlere öneride bulunmaktan çekinmeyin. Sonuçta sosyal medya paylaşıma dayalı bir mecra. Aynı zamanda beğenilerinizi de paylaşabilirsiniz. Memnun kaldığınız ya da beğenmediğiniz hizmetler, ürünler konusunda yaptığınız yorumlar diğerlerine yol gösterecektir. 3. Yer bildirimlerinde bulunun Kimi sosyal medya kullanıcıları bazen yer bildirimi yapmak konusunda paranoyaya kapılabiliyorlar. Ama bundan çekinmek oldukça saçma. Bu tarz uygulamları kullananlar bu sayede bir çok fırsat yakaladıklarını söylüyorlar. Bu sayede bir iş için gittiği yerde başka görüşmeler yakalayanlar bile oluyor. 4. Yol gösterecek istatistikler ve ipuçları Bu tarz paylaşımlar doğru kitleye sunulursa oldukça işe yarar ve olumlu geri bildirim sağlar. Hatta verdiğiniz bu paylaşımlarla viral pazarlama bile yapabilirsiniz. 5. Duygularını paylaşmaktan çekinme Faydalı içeriklerin yanı sıra biraz nasıl hissettiğinizden de bahsedin. Mesela hafta sonu yoğun çalışmaktan sıkılmış olabilirsiniz. Bunu paylaşırsanız, çok yüksek ihtimalle yalnız olmadığınızı görecekseniz. 6. Makalelerle ve kitaplarla ilgili fikirlerinizi paylaşın Çoğu insan ilk ağızdan duyduğu özellikle arkadaşlarının paylaştığı içeriklere inanamaya ve kullanmaya daha meyillidir. Üstelik aradığınız şeyi bulmanız daha kolay bile olabilir. Bu yüzden siz de okuduğunuz, ilginizi çeken yazıları ve kitapları paylaşmaktan çekinmeyin. İhtiyacınız olduğu zaman da insanlara sormaktan da bir sıkıntı duymayın. Sonuçta sosyal medya, deneyimleri paylaşmak için de kullanılan bir yerdir. 7. Kişisel Görüşmeler Eğer işinizle ilgili paylaşabileceğiniz röportajlarınız, önemli olduğunu düşündüğünüz görüşmeleriniz varsa bunları da paylaşmaktan çekinmeyin. Bunların Twitter’da oluşturduğunuz kişisel markanıza çok katkısı olacaktır. Bu hem takipçilerinizin size olan ilgisini arttıracaktır, hem de uzmanlık ve ilgi alanınla ilgili şeyleri ortaya koymuş olacaksın. 8. Hobileriniz ve ilgi alanlarınız Paylaştığınız tüm içerikler işinizle ilgili olmak zorunda değil. Çünkü Twitter her türlü paylaşıma açık bir mecra. Yeni bir şeyler yapmak istediğinizde (yeni bir hobi olabilir mesela ), kaynak aradığınızda ya da yardım istediğinizde son derece fonksiyonel kullanılabileceğiniz bir ortam. Bu yüzden iş dışında şeylerle ilgili de aktif olmaya çalışabilirsiniz. 9. Ailenden, gezilerinden, varsa kedinden bahsetmeye ne dersin? Fotograflar ve videolar seni oldukça popüler yapabilir çünkü insanoğlu görsellere meraklı. Yayınladığın bir fotoğraf ya da video sen ve takipçilerin arasında hızlı ve kuvvetli bir etkileşim yaratabilir. Sevimli bir kedi nasıl ilgi toplamasın ki zaten? 10. Nabız yoklayın Son zamanlarda insanların, arasında seçim yapmakta zorlandığı ya da tartıştığı konularla ilgili küçük anketler paylaşabilirsiniz. Ya da ‘’Apple mı, Samsung mu’’ gibi direk sorularla fikirlerini alabilirsiniz. 11. Bir şeylere neden olun Amerikalıların % 77’si sosyal medya ve internet kanalları aracılığıyla bir çok sosyal içerikli proje başlatıyor. Günümüzde ülkemizde de bu kapsamda en bilindik projeler SMA hastalığı olan bebeklere yönelik oluyor. 12. Etkinlikler, TV programları ve filmler Bir çok insan aynı anda aynı şeyi izleyebiliyor yıllardır. Ama sosyal medyayla birlikte eşzamanlı olarak fikirlerimizi de sunabiliyoruz. Oscar’da sevdiğiniz aktristin sevmediğiniz kıyafetini paylaşmak 3 saniye, derbide yakalayamadığınız penaltının yorumlarına ulaşmak 5 saniye, sınırlar olmadan fikir alışverişi ise paha biçilemez.
Sosyal Medyada Kriz Geliyorum Der!
Sosyal Medyada Kriz Geliyorum Der! Biliyoruz ki bu yazının konusuyla ilgili birçok kriz yönetimi yazısını okudunuz. İsimleri online itibar yönetimi, online kriz yönetimi, sosyal medyada kriz yönetimi gibi başlıklarla çıkageldi karşınıza. Bizde nacizane fikrimizi, bilgimizi dökelim dedik girdik bu genellemeye. Kriz, ne kadar soğuk bir kelimedir böyle!… Merak ettik Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktık. 4 tane tanım yapmışlar ve bu tanımlar tabir-i caiz ise cuk diye oturmuş. Bir kriz anında hepsini yaşadığınız cinsten açıklamalar. Neler bunlar?: 1- Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse. 2- Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım. 3- Bir şeyin kıt bulunması durumu. 4- Çöküntü(ekonomi) Şimdi krizle nasıl başa çıkıyoruz ona bakmadan önce yukarıdaki maddelerin kriz anında bizlere nasıl yansıdığını hayal ederek başlayalım. Hayatınızın hangi aşamasında olursa olsun ister iş, ister özel hayat hiç fark etmez krizlerle her zaman karşılaşabiliriz. Ama biz olaya iş olarak bakalım, aylarca bir proje için çalıştınız uykusuz kaldınız ve sonunda hayata geçirme şansını elde ettiniz. Projeniz hayata geçtikten bir süre sonra sizin aylarca fark edemediğiniz bir hatadan büyük sorunlar doğdu diyelim. Yukarıdaki tanımlarda da olduğu gibi önce karnınıza ağrılar kramplar girer, muhtemelen stresten kaynaklı bir mide rahatsızlığına merhaba diyeceksiniz. Ardından bu olumsuz gelişmeler doğal olarak uykunuzu kaçıracak. Hatanızı önceden göremediğiniz için ve sorunun her geçen dakika, saat, gün hızla büyümesi elinizdeki çözüm olanaklarını da kıt hale getirecek ve kötü son bu sorun size ekonomik sorunlar doğuracak belki işten atılacaksınız, belki sahip olduğunuz işletme kapanacak ya da iş alamayacaksınız. İşte böyle tanımları dillendirip örneklendirince hepsi kriz sürecini oluşturuyor. Peki Sorun Ne? Plansızlık mı? Hayır. Planlı olmak sorunsuz bir iş anlamına gelmez. Plan yaparken olumsuzu da düşünmek gerekir. Ciddi bir işe kalkıyorsanız kriz planınız yok ise, en küçük problem dağ gibi bir hale dönüşebilir. Yani bir işe kalkışırken hep olumlu değil olumsuzu da düşünmek lazım. Kimse benim yaptığım bu çalışma tam bir felaketle sonuçlanacak demez. Kargaya yavrusu kartaldır. Peki, krizden nasıl kurtulacağız? Ona nasıl cevap vereceğiz? Bunu 5 adımda adlandıralım dedik(Meşhurdur krizden çıkmanın 5 yolu, 100 yolu vb.) Tabi bu adımlandırmalar sosyal medya yönetimi ile ilgili, başka işler için buradan uyarlarsınız artık. Takip Edin Genellikle en fazla yapılan hata Sosyal Medya yönetiminde yanlış kanalların seçimi ya da kullandığınız kanalların sayısının yetersiz olmasıdır. Bu işe başlamadan önce yönetimi yapılacak iş ya da markanın hangi kanallarda aktif rol alabileceğini bir düşünün, ama bizden tavsiye geleneksel olarak Facebook, Twitter, Youtube yerine, diğer kanallara da işinize uygun olacak şekilde yönelmelisiniz. Örneğin AB’ye ihracat yapan bir şirketiniz olsun. Tamam, Facebook, Twitter sizin için doğru merci olabilir, ama Google + nın hakkını yememek lazım. AB’de ne kadar çok kullanılıyor biliyor musunuz? İşe başlamadan önce bir çalışma yapın ve sosyal medya iletişim kanallarınızı belirleyin. Bunun sonucunda da hesaplarını mutlaka takip edin, eğer takip edemeyecekseniz fazla zaman kaybetmeyin! Bu hesapları takip etmekle kalmayın onu haftalık, aylık olarak raporlayın. Geliştirin Hepiniz bilirsiniz “Eşeği sağlam kazığa bağlamak lazım” bu yüzden her zaman tetikte olmakta önlemler almakta fayda vardır. Tamam henüz kriz yaşamadınız ama bu bir gün sizinde bu zor zamanla karşılaşmayacağınız anlamına gelmez. Bu yüzden mevcut kaynaklarınızı, sosyal medya stratejilerinizi sürekli geliştirmek ve sorunlu kısımlar var ise bunları iyileştirmek zorundasınız. Bunu yaparken daha önce yaşanmış kriz vakalarından, bu işte kilit rol oynayan kişileri takip edebilir yaptıkları kriz yönetim çalışmalarını alarak mevcut durumunuzda iyileştirmelere giderek eşeğinizi sağlam kazığa bağlayabilirsiniz. Hazırlanın Sürekli geliştirme veya iyileştirme çalışmaları krizi engeller ya da krizin doğmasını ortadan kaldırır diye bir şeyi sakın düşünmeyin. Çok iyi hazırlanmışken hiç beklemediğiniz bir gelişme sizi yerin dibine sokabilir. Bu bağlamda olası kriz durumlarına karşı önleminizi alın, bir kriz programı oluşturun ve var olmamış bir krize karşı sanki o anda yaşıyormuş gibi hazırlanın, görev dağılımını, müdahale prosedürünü, yöntemleri belirleyin. Cevap Verin Olası bir kriz anında kullandığınız hesaplardan krizle ilgili açıklamaları yumuşak ve uygun bir dille cevaplamayı ihmal etmeyin. Kriz henüz yeni başlarken verilmeyen cevaplar (uygun ve çözüm yanlısı bir dille) krizin hızla büyümesine neden olur. Unutmayın sosyal medya bilginin hızla yayıldığı bir dünya. Güçlenin Kriz anından veya olası kriz planlarında yapman gereken, seo çalışmalarına önem vermenden geçer. Seo imajın için çok önemlidir. Kriz anında yaşanan bir sorundan çıkış yolu için o krizin yayılmasını engellemen ya da gelecekte birilerinin senin hakkında yapacağı aramalarda yaşadığın krizin öne plana çıkmamasını istersin, bu yüzden sosyal medyanın bütün kanallarını kullanarak gücüne güç katabilirsin. Aman takip etmeyi unutma. Bizden bu kadar, bu 5 maddeyi aklınızdan çıkartmayın. Tanımlara takılmadan başlıkları siz yorumlayın ve olası bir krize karşı önleminizi alın.
Online İtibar Yönetimi
Online İtibar Yönetimi Hepimizin hayatında “keşke” dediği zamanlar olmuştur. Kimileri hafif konulardan ibarettir kimisi de beklide yıllarca atlatamayacağınız, unutamadığınız konulardan biri olabilir. İşte “İtibar Yönetimi” ve özellikle online olanı bazen tehlikeli aynı zamanda da size yıllarca “keşke” dedirtebilecek şeylere meyve verebiliyor. Ülkemizde itibara eş değer gibi görünen bir çok kelime çıkartmak mümkün bunları “şan, şöhret, gurur, mevki, makam vb.” şeklinde gruplandırabiliriz. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göz attığımızda itibar iki şekilde açıklanmış. Birincisi, “Saygınlık” bir diğeri de, “Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi” şeklindedir. Bugüne kadar itibar kelimesi karşımızı somut bir konu olarak çıkarken, sosyal medyanın etkisi ile soyut bir anlamda kazanmıştır. Sosyal medyayı inkar edenin aforoz edildiği günümüzde “Online İtibar Yönetimi” konusu da hiç göz ardı edilebilecek bir konu değil. Bilgi çağı denen süreçte birçok iş kolunda, birçok iş departmanında da görevler, çalışma şekilleri ve en önemlisi yöntemler çok değişti. Yöntem konusunda değişikliğe değinmek gerekirse İnsan Kaynakları alanındaki uygulamaları gösterebiliriz. Eski dönemlerde adaylar cv lerini, elden, faks veya mektup yolu ile teslim ederlerken karşımızda bir anda online iş bulma siteleri çıkageldi. Bu durum hem adayın kendini ifade edebilmesi hem de insan kaynaklarında çalışan kişilerin zamanından ve nitelikli adayları seçme anlamında fayda sağlamasına yol açtı. Artık devir değişti, tabi işe alım stratejileri de gelişti. Eskiden standart cv lerde standart bölümleri doldurup işverene ulaşmaya çalışırken. Şimdilerde yaratıcı cv ler ve online ortamdaki paylaşımlarınız önem kazanıyor. İş bulma aşamasında her aday zorluk çekebilir, bu zorlukları göz önüne alırsak internette en önemli araçlardan biri. Bu ortamda yapılan paylaşımların iş bulma şansınıza önemli etki ettiği su götürmez bir gerçektir. Artık işveren kurumlar işe alımı gerçekleştirmeden önce sizin internet üzerindeki paylaşımlarınızı inceleyerek cv’nin yanında bir ön bilgi elde ediyorlar. Artık en büyük iş bulma kaynağı “Google”, başvuruyu yaptınız formu vs. doldurdunuz, adınız soyadınızı “Google” amcaya sorduk mu ne var ne yok hepsini seriyor göz önüne. İşte bu durum itibarınızı doğru yönetmenizle alakalı. Yönetemeyen geride kalır. Sürekli şikayet ettiğiniz, aleyhinde paylaşımlarda bulunduğunuz bir GSM operatöründen sizi işe almasını bekleyebilir misiniz? Aslında bana kalsa ben kesinlikle işe alırım, çünkü yanlışı görüp dile getirmeniz (tabi küfürlü , markaya hakaretler içeren ve yalan yanlış beyanlar olamamak koşuluyla) önemli bir artıdır. Ama gerçeğe baktığımızda çoğu firma için bu durum olumsuz bir davranış olarak algılanmakta. Şimdi bunu okuduktan sonra “Aman canım ne olacak, içeriği siler hemen kurtulurum” diye de düşünebilirsiniz. İşte, her şey bu kadar kolay değil. Paylaşımınız bir kere Google’ın arama motoruna düştüyse silseniz de yıllarca kurtuluş yok. Ama bazı yöntemlerle bu içeriklerinizi sonraki sayfalara attırabilirsiniz. Örnek vermek gerekirse “BrandYourself” tam size göre. Bu uygulama, seçtiğiniz size ait bilgilerin Google üzerinde adınız ve soyadınız ile yapılan aramalarda üstte çıkmasına yardımcı oluyor. Sistem hakkında daha fazla bilgi için yazıyı güzelce okuyun. Bu yazı ile online itibar yönetiminde markalar yerine kişisel paylaşımların etkisine değinmeye çalışmaya çalıştık. Umarız faydalı olmuştur. Zaten gelecek yazılarımızda vaka çalışmaları ile bu olayı şekillendirmeye ve interaktif bir şekilde sunmaya çalışacağız. Ama yazıyı da sona erdimeden önce online itibarınızı yönetirken dikkat etmeniz gereken konularla nacizane birkaç bilgi paylaşmak istiyoruz: İnternetteki konumunuzu görmenizi sağlayan en önemli kaynak hepimizin bildiği gibi Google, dolayısıyla ilk olarak Google’da kendinizi aratarak hangi konumdasınız onu keşfedin. Örneğin ülkemizde bir çok Ali Y. vardır ve bu durum Google’da üst sıralarda olmayı zorluyor, sizde bu konumda olabilirsiniz, yapmanız gereken insanların ilgisini çekecek paylaşımlar yapmak, blog yazıları yazmak, sosyal ağları etkili takip etmek ve BrandYourself gibi uygulamaları kullanmak olabilir. Blog ve web sitenizde yapacağınız paylaşımlarda güncel anahtar kelimeler seçmek Google’daki konumunuza önemli katkı sağlayacaktır. Eee tabi güncel konular ile ilgili yazılarda yazarsanız daha bir hoş olur. Mümkünse alanınız hakkında, kendinize güvendiğiniz, yazıları, içerikleri, görselleri bol bol paylaşın. Bu çalışmak istediğiniz sektörün yöneticilerinin dikkatini çekebilir. Kopya içerikler yerine, yararlandığınız kaynakları belirterek onların yazıların üzerine bir şeyler katarak paylaşımlar yapın. Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda adınız ve soyadınızla hesap açmak daha yararlı olacaktır. Gizemli bir profil yaratmak istiyorsanız ona bir şey diyemeyiz. Markalara yönelttiğiniz eleştirilerde daha çözüm odaklı kelimeler kullanmanız, ağır hakaretler yöneltmemeniz oldukça önemlidir. Kimse kendine küfür eden, giydiren birini şirketine almak istemez. Adınızı ve soyadınızın olduğu bir web sitesi açmanız Google’daki yeriniz için çok önemlidir. En azından bir blog açarak buna başlayabilirsiniz. Ee tabi vaktiniz varsa. Herkes düşüncesinde özgürdür, ama ülkemizde bu durum biraz daha farklı tabi. Dolayısıyla özellikle kamu alanında çalışmayı düşünenlere tavsiyem, sosyal medya da siyasi paylaşımlara hiç girmeyin. Neden mi? Haberlerde her gün yeni bir vakaya tanık oluyoruz. Herkes düşüncesinde özgürdür, ama ülkemizde bu durum biraz daha farklı tabi. Dolayısıyla özellikle kamu alanında çalışmayı düşünenlere tavsiyem, sosyal medya da siyasi paylaşımlara hiç girmeyin. Neden mi? Haberlerde her gün yeni bir vakaya tanık oluyoruz.